Suriye: Son Osmanlı Padişahının ve İlk Türk Hava Şehitlerinin Ebedi Mekanı
Suriye, 2011 öncesi otokratik rejimin hak ihlalleri, 2011 sonrası ise göç dalgası, terör, yabancı güçlerin rekabeti ve kitlesel kıyım ile özdeşleşmiştir. Suriye demek, 21. Yüzyılın en büyük insanlık dramı demektir artık… İç savaşın en fazla etkilediği ülke ise gerek sığınmacılar gerekse sınır güvenliği nedeniyle Türkiye’dir. 61 yıllık Baas Rejimi’nin devrildiğine tanık olduğumuz bugünlerde Suriye’ye dair belleğimizi tazeleme çabasına giriştik.
Suriye, kuşkusuz Türkiye için savaşın ardından bir endişe kaynağı haline gelmiş ve olumsuz çağrışımlar ile zihinlerde yer etmiştir. Ancak Türkiye’de Suriye’ye ilişkin politik bakımdan bilgi eksikliği olduğu kadar, ortak kültürel miras da ihmal edilen bir husustur. Örneğin, vaktiyle Maraş’ın Halep vilayetine bağlı olduğunu bilen kişi sayısı toplum genelinde pek de fazla olmasa gerek. Ya da Son Osmanlı Padişahı’nın kabrinin bulunduğu toprakların, ilk hava şehitlerimizin defnedildiği bölgenin Suriye olduğunu hatrımıza getirmeyiz. Ancak Türkiye ile Suriye arasından kalıpların dışına çıkarak pek çok yargıyı aşan ortak bir hafıza vardır. Öyle ki Suriye’deki Türk ve İslam izleri, adını duyduğumuzda dahi heyecan uyandıracak niteliktedir. Türk-İslam medeniyetinin Suriye’deki yansımalarını sizler için derledik…
Büyük Selçuklular ile Suriye Selçuklularının ülke tarihinde önemli yeri vardır. Musul Atabeyi İmadeddin Zengi, 1129’da Halep’i almasından sonra oğlu Nureddin Zengi de Suriyelilerin büyük bir kısmını haçlılardan geri almıştır. Suriye, daha sonra Eyyubilerin ve Memlukların hakimiyetine girmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Memlukları yenilgiye uğrattığı 1516’daki Mercidabık Zaferi, Suriye, Mısır ve kutsal toprakların yolunu açmıştır. Yavuz Sulan Selim, savaştan sonra ordusu ile güneye yürümüş Halep ve Şam’a girmiştir. Şam’daki Kayıtbay Hamamı’na gitmiş, ertesi gün Emevi Camii’nde namaz kılmış ve burada adına hutbe okunmuştur.
Mercidabık’tan Birinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1918 yılına kadar, Osmanlı çatısı altında Türkler ve Suriyeliler 402 yıl boyunca birlikte yaşamışlardır. 1549’daki Osmanlı idari yapılanmasında Adana, Maraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Hama ve Humus, merkezi Halep şehri olan Halep vilayetinde yer almaktaydı.
Osmanlı döneminde Suriye, stratejik öneminin yanı sıra kutsal topraklara giden bir kapıdır. İstanbul’dan yola çıkanların bu coğrafyadaki duraklarından biri Şam-ı Şerif’tir. Bu nedenle Osmanlı Devleti, Şam vilayetine hem bayındırlık hem de güvenlik açısından büyük önem atfetmekteydi.
Osmanlı mimari etkilerinin en yoğun görüldüğü bölgelerden biri Suriye’dir. Şam, Halep ve Humus, bu niteliği ile öne çıkan bölgelerin başında gelir. Şam’daki Osmanlı dönemi eserlerinden en dikkat çekenleri Hamidiye ve Mithat Paşa çarşıları, 1908 yılında Hicaz Demiryolu İstasyonu, Birinci Dünya Savaşı’nda Mısır’daki Kanal Harekatı’na katılmak için Filistin’e geçecek Gönüllü Mevlevi Alayı’nın uğrak yeri Şam Mevlevihanesi, Şam Valisi tarafından 1896-1911 arasında vali konağı olarak inşa ettirilen Muhacirin Sarayı, Yıldız Sarayı’nın bronz maketi bulunan Hamidiye Sütunu gibi yapılardır.
En bilinen eser ise 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan ve camiinin de yer aldığı Süleymaniye Külliyesi’dir. Süleymaniye Camii’nin yanı başında Sultan Vahdettin ve Osmanlı hanedanının bazı üyelerinin yattığı kabristan bulunmaktadır. Son Osmanlı padişahının naaşı San Remo’dan Beyrut’a, buradan da Şam’a getirilmiştir.
1165-1240 yıllarında yaşayan ünlü İslam mutasavvıfı Muhiddin Arabi ve oğullarının kabirleri de Şam’da Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan camide yer almaktadır. Osmanlı döneminde Fransızlara karşı savaşan Cezayirli mücahit Abdulkadir Cezayiri’nin kabri de bu camidedir.
Dünya savaşının son günlerinde ordumuz Suriye’den çekilirken, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki yedinci orduya bağlı birlikler, Halep’in kuzeyindeki Azez civarındaki Katme mevkiinde savunma hattı oluşturarak İngilizleri durdurmuştur. Şehir olan askerler, bu bölgeye defnedilmiştir.
Emevi Camii’nin yanında Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi’nin kabrinin bulunduğu bahçede de bir Türk Şehitliği vardır. İlk Türk hava şehitleri olan 3 pilot buraya defnedilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah Caber Kalesi’ne yapılan bir türbeye defnedilmiştir.. Ankara Anlaşması gereği kaledeki türbe müştemilatı Türk toprağı olarak kabul edilmiştir.